Gelibolu Yarımadası
Gelibolu Yarımadası
Gelibolu Yarımadası ; 1973’te kurulmuş ve Birleşmiş Milletler Milli Parklar ve Koruma Alanları listesinde olan Park, Çanakkale ili sınırları içerisinde, Gelibolu Yarımadası‘nın güney ucunda, Çanakkale Boğazı‘nın Avrupa yakasında 33.000 hektarlık bir alanı kapsamaktadır. Çanakkale Boğazı ve Saros Körfezi’ni ayıran yarımada kuzey-güney doğrultusunda uzanmaktadır.
Birinci Dünya Savaşı Çanakkale Deniz ve Kara Muharebelerinin yapıldığı yerler park sınırları içerisindedir. Batık gemiler, toplar, sperler, kaleler ve burçlardan ve savaşla ilgili yüzlerce başka kalıntıdan oluşan geniş bir yelpazenin yanı sıra Türk Şehidinin ve Avustralya,Yeni Zelenda, İngiliz ve Fransız askerlerinin savaş mezarları ve anıtları milli park sınırları içerinde korunmaktadır.
Çanakkale Savaşının Nedenleri : İtilaf Devletleri, Osmanlı Devleti’nin başkenti konumundaki İstanbul’u alarak boğazların kontrolünü ele geçirmek, Rusya’yla güvenli bir tarımsal ve askeri ticaret yolu açmak, Alman müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak İttifak Devletlerini zayıflatmak amacıyla Çanakkale Boğaz’ını geçmek istemeleridir.
Osmanlı Devlet’inin Savaşa Girişi : 3 Kasım 1914’te İngiliz ve Fransızların boğazın giriş tabyaları olan Seddülbahir ve Kumkale tabyalarını topa vurmasıyla fiilen başlamıştır. Resmi olarak savaşa girme ise, 5 Kasım’da İngiltere’nin, 6 Kasım’da da Fransa’nın Osmanlı Devleti’ne resmen savaş ilanı ve Osmanlı Devleti’nin de 11 Kasım’da bu devletlere karşı savaş ilanı ile gerçekleşmiştir.
Çanakkale Deniz Savaşı : Çanakkale Boğazı’na yönelik birleşik filo’nun taarruz planı Amiral Carden tarafından 15 Ocak 1915’te yapılmıştır. Plan 7 safhadan oluşmaktaydı;
- Giriş tahkimatının yok edilmesi,
- Orta bölge topçusunun yok edilmesi ve bu bölgedeki mayınların temizlenmesi,
- Merkez tahkimatın yok edilmesi,
- Kepez bölgesindeki esas mayın hatlarının taranması,
- Merkeze kadar olan mayınların taranması ve topların tahribi,
- Kalan mayınların temizlenmesi, boğazın dar yerindeki (Narrows’taki) tabyaların karaya çıkarılacak birliklerle işgal edilmesi ve Çanakkale Boğazı’nın elde tutulması,
- Marmara’ya girip İstanbul’un ve boğazın ele geçirilmesi.
Bu planı uygulama tarihi olarak 19 Şubat belirlenmiştir. Çünkü İngiliz Filosu 19 Şubat 1807’de Marmara’ya girmiştir ve 19 Şubat 1915 ise bu başarının 108. yıldönümüdür. Ancak boğaza yapılan ilk saldırı, Türk savunmasını bir yoklama, bir deneme ve bir keşif niteliğinde yapılmıştır.
17 – 18 Mart gecesi üç muhriple yedi mayın arama tarama gemisi saat 22.00’dan 02.00’a kadar süren son aramalarını yaparak, methalden Kepez Burnu’na kadar olan bölgenin temiz olduğunu rapor ettiler. Hâlbuki 8 Mart 1915 günü Nusrat mayın gemisi Erenköy koyuna 26 mayın dökmüştü. Bu mayınları düşmanın fark edememiş olduğu 18 Mart günü cereyan edecek muharebede anlaşılacak ve düşman keşfedemediği, temizleyemediği bu mayınları serseri mayın olarak niteleyecektir.
- Amiral De Robeck komutasında, Queen Elizabeth, Agamemnon, Lord Nelson, Inflexible adlı dört güçlü İngiliz zırhlısından oluşmaktaydı. Bu gurubun görevi, en önde boğaza girerek, uzak mesafede, 13 kilometreden merkez tahkimatını ateş altına almak ve arkadan gelip ileriye geçecek diğer guruplara destek sağlamaktı.
- Fransız Amiral Quepratte komutasında, Gaulois, Charlemagne, Bouvet, Suffren adlı dört Fransız zırhlısından oluşmaktaydı. Bu gurup, ikinci sırada bulunacak, 1,5–2 saat sonra emirle birinci gurubun önüne geçecek ve 5–6 kilometreye kadar sokularak merkez tahkimatının imha işine katılacaktı.
- On eski İngiliz zırhlısından kuruluydu. Prince George, Majestic, Vengeance, Irresistible, Albion, Ocean, Triumph, Swiftsure, Corn Wallis, Canapos. İkinci guruptan iki saat kadar sonra ileriye çıkarak onun yerini alıp savaşmaya hazır olacaktı.
Limni, Gökçeada ve Bozcaada’dan hareket eden gemilerin, Boğaz ağzında üç gurup halinde savaş düzenini almaları bir saatten fazla sürmüş, sonra saat:10.05’te mayın tarama gemilerini koruyan iki kruvazör eşliğinde donanma öncüleri Boğazdan içeriye girmeye başlamışlardı.
Triumph savaş gemisi saat 11.15’te ilk atışı ile savaşı başlattı. Düşmana karşılık Mesudiye ve Dardanos tabyalarından karşılık verildi. Türk savunma planına göre gemiler topçuların menziline girinceye kadar pusuda beklenecek ve menzil içine girer girmez baskın tarzında ateş açılacaktı.
Fransızların Bouvet zırhlısı saat 14.00’da Nusrat’ın döşediği mayınlara çarptı, bordosunda görülen yoğun bir dumandan sonra, üç dakika içinde battı. Personelin hemen hepsi (604 kişi) gemiyle birlikte sulara gömüldü. saat 16.00’a doğru birinci guruptan olan ve sabahtan beri topçu ile çarpışırken bir hayli yara alan İngiliz Inflexible zırhlısının bir mayına çarptığı ve geminin tehlikeli bir şekilde yatmaya başladığı görüldü. Geriye çekilerek kendini kurtarmaya çalışıyordu. Aradan daha 10 dakika geçmeden aynı felaket İngiliz Irresistible zırhlısının başına da geldi. saatler 17.50’ı gösteriyordu ve savaş başlayalı 6,5 saat olmuştu. Çekilme emrinden 15 dakika sonra İngiliz Ocean zırhlısı Nusrat’ın bir başka mayınına çarptı. 1915 yılı Mart ayının o Perşembe günü akşam karanlığı basarken yenilmez kabul edilen muhteşem donanma hırpalanmış, yaralanmış, üç büyük zırhlısını geride bırakmış, o cehennem boğazından uzaklaşmaya çalışıyordu. Öğle saatlerinde başlayıp akşama doğru biten bu bir günlük boğaz harbinde, savaşa büyük ümitlerle başlayan büyük donanmanın kaybı, bu gamı arttıracak bir boyuttaydı. Fransız Bouvet, İngiliz Irresistible ve Ocean zırhlıları batmış, İngiliz Inflexible, Agamemnon ve Fransız Suffren, Gaulois zırhlıları görev yapamayacak şekilde ağır hasara uğramıştı. Bu donanmanın savaş gücünün üçte biri gibi önemli bir oranıydı. Ayrıca 2 muhrip ve 7 mayın arama-tarama gemisi de batmıştı. Donanmanın asker kaybı da 900 kişiyi bulmuştu.
Türk tarafının kaybına gelince, bugünkü savaşta 58 şehit ve 74 yaralı verilmişti. 9 top elden çıkmış tabyalarda ağır hasarlar meydana gelmişti. Çanakkale şehri ve karşısındaki Kilitbahir köyünün bir bölümü yanmış ve yıkılmıştı.
Öğleden sonra ateşimizin zayıflamasından cephane sıkıntısı çektiğimizi anlamışlardı. Bunun içinde üçte bir kaybımıza rağmen ertesi günde savaşı sürdürmeyi düşünenler vardı. Ancak uzun tartışmaların sonunda gemilerin üçte biri yeni bir saldırıyla elden giderse İngilizler deniz egemenliğini ve üstünlüğünü kaybedebilirlerdi. İşte bu denli endişeyle boğazı denizden geçme düşüncesini ertelemek zorunda kaldılar.
Çanakkale Kara Savaşı : 1 Mart 1915 tarihinde Yunanistan Hükûmeti, Gelibolu Yarımadasının işgal edilerek bu yolla İstanbul üzerine yürünmesi şeklindeki bir savaş planını İngiliz yetkililere iletmiş ve bu operasyon için üç tümen tahsis edebileceğini bildirmişti. İngiliz Savaş Bakanı Lord Kitchener, Osmanlı kıyı topçusunu deniz topçusu ile imha ederek bu denizyolunu açmayı ve doğrudan İstanbul’a bir çıkarma yapmayı uygun bulmuştu. Çarlık Rusyası, bu operasyona Yunan birliklerinin katılmasına kesinlikle karşı çıkmıştır.
10 Mart 1915 tarihinde seçkin bir birlik olan İngiliz 29. Tümeni’nin Gelibolu Yarımadası‘na yapılacak bir çıkarma ile görevlendirdiğini bildirmiştir. Gelibolu’daki çıkarma için tertiplenen Akdeniz Sefer Kuvveti’nin komutanlığına da General Sir Ian Hamilton atanmıştır.
General Hamilton emrine verilen kuvvetler ve savaşçı mevcutları şöyledir.
- Anzak Kolordusu 25.700
- Britanya 29. Tümeni 17.000
- Fransa 1. Tümeni 16.700
- Britanya Kraliyet Deniz Tümeni 10.800
- Anzak Tugayı 4.800
Böylece harekât için 75 bin kişilik bir kuvvet oluşturulmuştur.
General Hamilton Seddülbahir Cephesi çıkartmaları için Seddülbahir bölgesinde beş ayrı kumsal belirlemişti.
- Sığırini (Morto) koyu – Hisarlık Burnu
- Ertuğrul Koyu
- Tekekoyu
- İkizkoyu
- Zığındere
Bu kumsallar için iki İngiliz, bir Fransız tümeni ile bir Hint tugayı tahsis etmiştir.
Arıburnu Çıkarması için ise iki tümenden oluşan Anzak Kolordusu tahsis edilmiştir.
İttilaf devletlerinin elindeki mevcut; 5. Ordu, üç tümenli 3. ve iki tümenli 15. kolordulardan oluşmaktadır. Ordu karargahına bağlı 19. Fırka, 1. Süvari Tugayı, bir piyade alayı ve dört Jandarma taburu bulunmaktadır. Toplam savaşçı sayısı 84 bindir. Bu kolorduların bünyesindeki tümenler ve komutanları şöyledir.
- 3. Kolordu: Komutanı Esat Paşa
- 5. Fırka: Saros bölgesi, Komutanı Yarbay Hasan Basri Bey.
- 7. Fırka: Bolayır bölgesi, Komutanı Albay Halil Bey.
- 9. Fırka: Gelibolu Yarımadası’nın güney bölümü, Seddülbahir ve Arıburnu Cepheleri. Komutanı Albay Halil Sami Bey.
- 15. Kolordu: Komutanı General Weber
- 3. Fırka: Kumkale bölgesi, Komutanı Albay Nicolai.
- 11. Fırka: Beşige bölgesi, Komutanı Albay Refet Bey.
- 19. Fırka: Eceabat bölgesi Komutanı, Yarbay Mustafa Kemal Bey.
Seddülbahir Çıkarması : 25 Nisan sabahı, İngiliz 29. Tümen’i donanmanın yoğun ateş desteğinde Seddülbahir bölgesinde beş ayrı yere çıkarma yapmaya başladı. Hedef, Alçıtepe ele geçirilecek, Kilitbahir Platosu’na ilerleyerek merkez tabyaları susturulacak, boğaz giriş bölgesi elde edilecekti. Bu bölgeyi Yarbay Hafız Kadri komutasındaki 26. Alay’ın Binbaşı Mahmut Sabri’nin komuta ettiği 3. Tabur’u savunmaktaydı.
Morto Koyu : Üç savaş gemisinin korumasında 3 piyade bölüğü saat 07.30’da karaya çıkmayı başardı. Türk kuvveti on katı kuvvet ve şiddetli donanma ateşi altında ağır zayiat vererek 1,5 km. kuzeye çekildi. Bu takımın bağlı olduğu 8. bölük ile takviye edilen Türk birliği, cesaretle yaptığı taarruzla biraz ilerleyen çıkarma birliklerini eski hisarlığa attı.
Ertuğrul Koyu : Seçme bir tümen olan 29. İngiliz Tümeninin Komutanı General Hunter Weston asıl çıkarma yeri olarak Ertuğrul koyu ve batısındaki işaretli Tekke koyunu seçmişti. Donanma da öncelikle bu çıkarmayı destekleyecekti. İngilizler River Clyde adındaki kömür gemisini çıkarmada kullanmak üzere hazırladılar. Gemi çıkarma sırasında kıyının az açığındaki sığlığa oturmuştu. İçinde iki taburu aşkın İngiliz askeri vardı. Bir iskele kurularak İngiliz askerlerinin iskelelere fırlamasıyla yeni bir çatışma başladı. Düşman donanması o gün Ertuğrul koyunda 4650 top mermisi atmış idi. Bütün bunlara rağmen Türk tarafı azimle direniyordu. İngilizler bu umulmayan direniş karşısında şaşırmış ve en büyük kuvveti ayırdıkları 2. kademe olayı çıkarmaktan vazgeçtiler.
Tekke Koyu : 29. ingiliz Tünemi, Ertuğrul Koyuyla aynı anda bu koyuda zapt etmeye çalışmıştır.
İkiz Koyu : Çıkarma 06.00’da başladı. Düşman bu bölgeye 2 tabur ayırmıştı. Saat 7.30’ da düşmanın iki taburu da, bir kayba uğramadan kıyıya çıkmışlardı. Sabah 08.15’ de İkiz koyundaki iki taburu aşkın İngiliz Birliği kendisinin 8’de biri kuvvetindeki Türk birliklerinin taarruzu karşısında şaşırmışlardı ve ilerlemeleri durmuştu. 29. Tümen Komutanı General Hunter Veston Ertuğrul Koyu ve Tekke Koyunda karşılaşılan direniş karşısında 88. Tubayı İkiz Koyu’na kaydırdı. Karacaoğlan tepesinde 9. ve 7. Türk bölüğü kendisinden üstün olan İngilizlerle boğaz boğaza savaşarak, onları kıyı şeridine hapsetmişti.
Zığındere : Düşman savaş gemileriyle ışıklarını söndürmüş saat 2. 30’ da 2 tabur halinde kıyıdaki yerini almıştı. Çıkarma araçları daha gün ışımadan saat 04.30’ da ilk kademeyi kıyıya ulaştırmıştı. 2 saat içinde iki taburun tamamı kıyıya çıkmıştı. Gerek donanma topçusu gerek ağır makineli tüfekleri burada imdatlarına yetişti. General Marshall komutasındaki birlikler Zığındere’de denize dökülmekten kurtuldular.
Gelibolu yarımadası güney bölgesindeki Bu beş çıkarma sonucunda İngilizler kıyılara çıkmışlar ve beklemedikleri direnişle karşılaşmışlardı. General Hunter Weston, 12 taburdan oluşan tümeninin 10 taburunu karaya çıkarmıştı. Ama derinliği ancak 1, 5 kilometre ile 300 metre arasında değişen küçük ve dar bir kıyı kesimini ele geçirmişlerdi.
Arıburnu Çıkarması : Çıkarma yapacak Anzac Kolordusu Komutanı Korgeneral Birdwood’un planı; çıkarmaya müteakip, Kocaçimen, Conkbayırı, Kemalyeri, Kavak Tepe, Kabatepe hattını ele geçirmekti. 25 Nisan 1915 sabahı, muhripler karaya çıkacak Anzac askerlerini taşıyan tekneleri Kabatepe’nin bir mil kadar açığında bıraktılar. Nedeni kesin bilinmemekle ilk çıkarma dalgası hedeften saptı. Yalnış çıkarma yapılan sahil kıyılarını, çok zayıf gözetleme ve koruma birlikleri bulunuyordu. Geniş bir sahile yayılmış 27. Alay çok zayiat vermişti. Düşmanın Conkbayırı-Kocaçimentepe hattı ve uzantısını ele geçirmesi halinde telafisi mümkün olmayacak durumlarla karşılaşılacağı muhakkaktı. Bütün bunları düşünen Mustafa Kemal, Ordu’dan emir gelmemiş olmasına rağmen inisiyatifini kullanıp sorumluluğu yüklenerek, Yarbay Hüseyin Avni’nin komuta ettiği 57. Alay’ı bir cebel bataryası ile Kocaçimentepe istikametinde harekete geçirdi. Kendisi de durumu izlemek üzere Conkbayırı’na çıktığında, kıyının gözetleme ve korunmasıyla görevli erlerin çekilmekte olduklarını gördü.
Mustafa Kemal, çekilen erlere:
- Niçin kaçıyorsunuz? dedim.
- Efendim düşman! dediler.
- Nerede?
- İşte, diye 261 Rakımlı Tepe’yi gösterdiler.
Gerçekten düşmanın bir avcı hattı 261 Rakımlı Tepe’ye yaklaşmış ve sakınmadan ilerliyordu. Şimdi durumu düşünün. Ben erler on dakika dinlensin diye kuvvetlerimi bırakmışım. Düşmanda bu tepeye gelmiş. Demek ki düşman bana benim elerimden daha yakın. Düşman benim bulunduğum yere gelse kuvvetlerim pek kötü duruma düşecektir. Kaçan erlere:
- Düşmandan kaçılmaz, dedim.
- Cephanemiz kalmadı, dediler.
- Cephaneniz yoksa, süngünüz var dedim ve bağırarak bunlara süngü taktırdım; yere yatırdım. Bu erler süngü takıp yere yatınca, düşman erleri de yattılar. Kazandığımız bu andır.”
Mustafa Kemal, karşı taarruza geçen birliklerin komutanlarına şu tarihi emrini vermişti. “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar gelebilir.”
27. Alay’ın birlikleriyle takviye edilen 57. Alay’ın yaptığı taarruz ve süngü hücumları sonucu, Anzac kuvvetleri çareyi kaçmakta buldular. Anzac Kolordu Komutanı Birdwood’un bütün planları alt üst olmuş, koca ve güçlü Anzac Kolordusu, dar bir kıyı şeridinde bir kargaşa içinde üst üste yığılıp kalmıştı. Anzacların moralleri çökmüş, ümitleri sönmüştü.
Tahliye : İkinci Anafartalar Savaşı’ndan sonraki aylar Gelibolu’da siper savaşları şeklinde sürmüştür. Taarruz için de General Ian Hamilton’un değerlendirmelerine göre en az ellibin askerlik bir takviye gerekmektedir. 14 Ekim 1915 günü Bulgaristan, İttifak Devletleri safında savaşa girerek Sırbistan’a saldırmıştır.
General Ian Hamilton görevden alınarak yerine General Charles Monro atanmıştır. Monro cephede yaptığı incelemelerin ardından 3 Kasım 1915’de İngiliz Yüksek Savunma Konseyi’ne cephe hakkındaki görüşünü, Gelibolu tahliye edilmelidir şeklinde bildirmiştir. 7 Aralık 1915 tarihinde verilmiştir. Arıburnu ve Anafartalar Cepheleri’ndeki Müttefik kuvvetler, Selanik Cephesi’ne kaydırılmış, Seddülbahir Cephesi’ndeki kuvvetler ise yerlerinde kalmışlardır. Seddülbahir Cephesindeki tahliye işlemleri 9 Ocak 1916 sabahı, saat 03:20’de tamamlanmıştır.